Türkiye-Azerbaycan stratejik ortaklığından sürekli bahsedilse de elinizdeki kitap bu ilişkileri "stratejik ortaklık" kavramı çerçevesinde bütün boyutları ile ele alan ve inceleyen ilk kitaptır. Kitapta Türkiye-Azerbaycan stratejik ortaklığı tarihî kültürel ve etnik boyutları dikkate alınarak iki ayrı dönemde incelenmiştir:
20. yüzyılın başından itibaren 1920'ye kadar olan dönem ve 1991-2018 arası dönem. İki ülke arasındaki bugünkü stratejik ortaklığın tarihî boyutunu ele almadan değerlendirmek eksik bir yaklaşım olacağı için bugünkü Türkiye-Azerbaycan stratejik ortaklığına bakış XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başlarından başlatılmıştır. Çünkü iki ülkenin milliyetçi-muhafazakâr aydınları arasında XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başlarında yaşanan entelektüel etkileşimin daha sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı ilişkilerine etkileri bugünkü Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde kendini hissettirmektedir. Kitabın birinci bölümü bu anlamda iki ülkenin stratejik ortaklığının tarihi temellerini kapsamaktadır.
Azerbaycan 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazandıktan sonra ilişkiler hızla gelişerek stratejik ortaklık boyutuna ulaştı. Taraflar arasında 1997 yılında imzalanan "Stratejik İşbirliği Hakkında Bildiri" 2001 yılında imzalanan "Derinleştirilmiş Stratejik İşbirliği Hakkında Bildiri" ve 2010 yılında imzalanan "Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardımlaşma Hakkında Anlaşma" iki ülke arasında stratejik ortaklığın belgeleri olarak bilinmektedir. 2007 yılında kurulan Üst Düzey Askeri Diyalog ve 2010 yılında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ortakların askeri dış politika ve bölgesel politikalarda stratejik hedeflerini karşılıklı bilgilen uyumlaştırma ve koordinasyon sağlama imkânını vermiştir.
Türkiye ve Azerbaycan ilişkileri Ankara ve Bakü'nün son dönemlerde artan bölgesel ve küresel önemleri nedeniyle sadece iki devlet arasındaki ilişkiler anlamına gelmemektedir. İki devlet arasında ortaya çıkan stratejik ortaklık Orta Asya-Güney Kafkasya-Karadeniz-Akdeniz bölgesinde gelişen olaylara bir cevap mahiyetindedir. Bu bağlamda bu kitap sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil yukarıda bahsi geçen bölgesel olayların anlaşılması açısından da önemli bir muhtevaya sahiptir.