Kadın; geleneksel öğretilerin ve din adı altında sunulan rivayet kültürünün etkisiyle aklı yarım eksik bir varlık olarak görülmüş ve meşru hakları elinden alınarak ezilmiştir. Ataerkil düzende erkeğin hâkim güç olabilmesi için doğumundan itibaren cinsel organı üzerinden erkek çocuğa özel bir önem ve değer atfedilmiştir. Erkek çocuklara "Göster oğlum amcalara pipini" denilirken kız çocuklara bacaklarını kapatmaları söylenmiştir. Zina yapan kadın fahişe kabul edilirken aynı durum erkeğin "elinin kiri" olarak görülmüştür. Evlenirken kızlarda bekâret aranırken erkekler için böyle bir beklenti olmamıştır. Erkeğin sünneti düğün dernekle duyurulurken kız çocuklarının doğurganlık özelliği kazanması gizli tutulmuştur. "Erkek gibi kız" yakıştırması övgü sayılırken "Kız gibi erkek" ifadesi hakaret kabul edilmiştir. İşin garip tarafı; bu düzenin toplumda yerleşmesi ve yaygınlaşmasına çocuklarını bu öğretiyle yetiştiren annelerin yani kadınların vesile olmuş olmasıdır. Kadınlar bir nevi kendi kuyularını kendileri kazmışlardır.Erkek çocuğun kız çocuğundan daha önemli/kıymetli görülmesi ilerleyen zamanlarda erkeğin kadınları hakir görmesine ve kadınlar üzerinde iktidar kurma eğilimine sebebiyet vermiştir. Kadına şiddetin temelinde çocuklukta verilen bu çarpık (cinsiyetçi) eğitim ve telkinlerin payı büyüktür.