Doğuştan veya sonradan engelli olmuş bireyler kronik hastalıklar nedeni ile hareket kısıtlılığı yaşayanlar görme işitme ve yürüme güçlüğü çekenler günlük yaşam etkinlikleri içerisinde çeşitli zorluklarla ve engellerle karşılaşırlar. Medikal ve psikolojik yaklaşıma ek olarak önyargılar da toplumsal dışlanmayı ve engellenmiş olma durumunu güçlendirir. Bu durum aynı zamanda engelli bireyin toplumsal hayattan kopmasına sosyal izolasyona yol açmaktadır.
Kuşkusuz görme engellilerin de toplumsal hayatta karşı karşıya kaldıkları sorunlar bir hayli fazladır. Eğitim istihdam kültür ve sanat spor gibi bütün sosyal yaşam alanları tüm bireylerin engelli ve engelsiz gibi ayrımlara düşülmeden tam ve eşit haklarla yararlanmasına açık olmalıdır.
2004 yılında Türkiye Görme Engelliler Federasyonu bünyesinde fahri antrenör olarak görev yaparak oldukça farklı bir camiaya karışmış bulundum. Geçen zaman içerisinde görme engelliler ile ilgili hemen her alanda ve tüm branşlarda hizmet etmek nasip oldu. Bu vesile ile uzun yıllar aralarında bulunduğum ve yakından tanıdığım görme engelliler ile ilgili birçok akademik araştırmalar yaparak birçok bilimsel kongrede bulundum. Doktora tez çalışma konumu da görme engellilerle ilgili oldukça merak ettiğim duygusal zeka ve saldırganlık konuları üzerine belirleyerek bu camiaya bir başka hizmeti vermeye çalıştım.
Literatür incelendiğinde duygusal zekâ ve saldırganlıkla konularıyla ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Ancak sporcu ve görme engelli bireyler üzerinde duygusal zekâ ve saldırganlık değişkenlerinin bir arada incelendiği herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır.