Ben daha çok küçükken annem beni göğsüne yatırır bir varmış bir yokmuş ile başlayan masallar anlatırdı. O masallarda tüm kötülüklere karşı savaşan güçlü prensesler ve daima prenseslerin yanında duran cesur prensler olurdu. Ve hikâyenin sonunda hep galip gelirlerdi.
Ben bir prenses değildim o da bir prens değildi.
Ama her koşulda yanımda olmaya yemin etmiş gibiydi. Sen bu dünyada açan en güzel çiçeksin demişti bana.
Ona inanmıştım. Onu sevmiştim.
Bir gün edebiyat öğretmenim bana hakikat her zaman aynıdır. Hakikat değişmez demişti. İşte o gün anlamıştım parmaklarıma bulaşan hakikatin değerini. Ve işte o gün başlamıştı benim masalımın savaşı.
Başımda yıldızlardan bir taç yaşım yirmi sekiz. Adım Süreyya. Süreyya Çeviker ve ben az önce öldüm. Öldürüldüm