"O geceyi hatırlamak asla yalnız olmayacağını hatırlamaktı ve hatırladığı sürece dünyayı omuzlarının üzerinde bir yük gibi değil yalnızca bir anılar yumağı gibi taşıyacaktı. Yaşadığını hissediyordu. Yaşamak savaşmak ve seninle öpüşmek birbirine öyle yakın şeyler ki sevgili diye düşündü sonra gülümsedi. Dudaklarındaki ıslık sonsuz adımlar boyu bir aşk şarkısını her aşk şarkısını Aranjuez'i şekillendirerek sürüp gitti."
Sazaki Lidiyamis Gili Hernandez Deina ve daha nicesi. Melisa Yılmaz'ın Üflenmemiş Rüzgârlar'ı karakterleri mekânları ve görselliği ile unutulmaz bir öykü dünyası oluşturuyor. Bazen ücra bir kasabada bazen fantastiğin kıyısına açılan bir dükkânda bazen zulümle yol alan bir gemide. Ötekileştirilse de yaşama tutunmaya çalışan direnen vazgeçmeyen boyun eğmeyen karakterler. Atmosferinde soluk alıp veren her karakter öyle güçlü oluşturulmuş ki zihninizden hiç silinmiyorlar. Sokak duvarlarına yazılan şiirler ötekileştirmeye karşı duran kadınlar sessizliğe söylenen şarkılar zulme başkaldıran kalabalıklar fal bakılan kitaplar sonsuzluğa yollanan mektuplar... Her şeye rağmen geride kalmanın yaşamanın mücadelesini inadını inancını taşıyorlar.
Öykücülüğümüzde yeni ve güçlü bir soluk etkisinden uzun bir zaman kurtulamayacağınız bir kitap.