"Gruplar halinde köylere giren askerler köylülere; "Şayet silahlarınızı teslim ederseniz size Elazığ ovasında toprak dağıtıp tapusunu vereceğiz. Mal-mülk sahibi olacaksınız" diyorlardı. Birçok köylü kulağa hoş gelen bu yalana kanıp silahlarını teslim etmişti." "Komutan Seyit Rıza'yı karakola "ikna" yemeğine davet etmişti. Seyit Rıza nihayetinde yemek davetini kabul edip bir öğlen vakti kalabalık bir halde Zeranik köyüne girdi.
Komutan Seyit Rıza'yı sevinçle karşıladı. Bir taraftan kazanlarda et kaynarken diğer yandan ateşte kuzu çevriliyordu. Bu davet gizli tutulmuştu. Seyit Rıza'nın milisleri karakola omuzlarındaki tüfeklerin namlularının ucu yere çevrili bir şekilde gelmişlerdi. Bu barış ve ateşkesin bir simgesiydi."
Elinizdeki kitap okura 1937-1938 yıllarında Dersim'de yapılan katliamı bizzat yaşayanların tanıklıklarını sunuyor.
O yıllarda henüz çocuk yaştayken annelerinin babalarının kardeşlerinin akrabalarının ve arkadaşlarının öldürülmelerine tanık olan kendileri 'şans' eseri kurtulan sonra da topraklarından koparılıp sürgün edilenlerin hikâyeleri bunlar. Yusuf Baran Beyi'nin 'yanı başındaki tarih'e kulak vermesinin ürünü olan bu kitapta Cumhuriyet tarihinin örtülü sayfalarından biri olan Dersim akademik ve politik tartışmanın nesnesi olmaktan çıkıp bizzat söz alıyor