Çorbacıdan çıktık. Geçtiğimiz her sokak tanıdıktı artık insanlar akrabamızdı. Döngüyü tamamladık sanmıştımoysa tahminimden de büyüktü döngü. İç içe geçmiş döngüler vardı içinde. Tamamladığımız bunlardan biriydi sadece. Başımız daha çok dönecek en iyi bildiğimizi sandığımız sokaklardan geçerken. En yakınımızdakine dokunurken şaşırıvereceğiz. Acemi bulacaklar bizi tedirgin kafası karışık huysuz umutsuz.
Şu baş dönmesini anlatabilecek miyiz?
Behçet Çelik Düğün Birahanesi'nde arkadaş olmanın ferah anların durup sorguladığımız zamanların ailenin şehirlerin kuşatıcılığının ve aşkların; etrafımızda dönüp duran sıra kendilerine geldiğinde az çok benzer biçimlerde hayatlarımızı yoklayan durumlar olduğunu hatırlatırken bazen göstermekte zorlandığımız bazen de bile isteye gizlediğimiz fakat her zaman var olan farklı ve canlı renklerimize dikkat çekiyor.
Tüm bunların yanında aklımıza birtakım sorular düşürmeyi de ihmal etmiyor: Biz kimiz? Onlar kim? Karşı karşıya mı yoksa yan yana mıyız? Parça mıyız bütün müyüz? "Hayatları" diye bir kelime var mı yoksa hemen "hayatlarımız" ya da "hayat" diye düzeltmeli miyiz? Parmağımızı aynanın karşısına geçip kendimize mi sallamalıyız? Abartısız yalın bir dille anlatılmış ayrıntılardaki saklı ritimleri duyuran öyküler.