Köye zamansız gelmiş mavi boncuk bir ölüm
Bulaşır kemiksiz geceye çıkıp masaldan
Yine taş edecek kış rüyalarını ocak ayazı
Sahipsiz kendi başına kalmış çiğ sözcükler
Sanırsın bir harami dalmış kelamın evine
Yollarda kalmıştır baharın çalışkan bakıcısı
Uçurum kenarında küheylan eğiten bir adam
Bir adım gerisi zemheri berisi bir tas baldıran
Gecenin kıyısında biriken bir yere tutunamayan
Esrik bir rüyanın içine düşer kayalar kara çalılar
Masallarla süslü sözcükler açar dilinde
Odadan odaya dolanır delişmen kahkahalar
Ve ölüler de güler birden ürperir ardıç kuşları.