Küresel kapitalizmin gelişiminin gezegen ölçeğinde (planetary) oldukça kapsamlı toplumsal politik ve kültürel etkiler yaratması büyük dünya savaşları ve dünya-tarihsel olayların vuku bulması ve özellikle 1970 ve sonrasını kapsayan ve periyodik olarak yaşanan ekonomik krizler toplumsal mekân meselesini çok boyutlu bir teori ve tartışma platformuna taşıyarak öncelikli bir konuma yerleştirme gereksinimi doğurmuştur. Mekânın coğrafi ve fiziksel varlığının ehemmiyeti her ne kadar bu tarihten birkaç yüzyıl geriye kolonileştirme ve emperyalist tutumlara kadar geri götürülebilirse de 1970 ve sonrasında yaşanan hızlı ve sistematik toplumsal değişimler mekânsal dönüşü zorunlu kılmış ve mekân coğrafyadan mimari ve şehir planlamaya felsefe ve toplum bilimlerinden sanata ve edebiyata kadar genişletilebilir olan teorik tartışmaların odağına taşınmıştır. Mekânın teorileştirilme girişimindeki çeşitlenmelerin temel sebebi ideolojik kültürel ekonomik ve politik farklılıklardır. Bu farklılıklara istinaden homojen ve durağan hiyerarşik ve parçalanmış mekân algılarından söz etmek mümkündür. Ancak her iki algı kutbu için de değişmez bir gerçek vardır: Mekân üretilen tahakküm altına alınan ya da tahayyül edilen bir şeydir.
Mekâna yönelik bu farklı algı biçimleri onu kendi dünyasından çağından var olduğu toplumsallıktan ve ona özgü dinamiklerden ayrı düşünemeyeceğimizin bir tanıtıdır. Mekânı mutlak ve nihai bir yapı olarak düşünme eğilimleri de benzer türden bir yanılgıya düşmektedir. Modern devletin ve onun rasyonel örgütlenişinin kültür fetişizminin Avrupa-merkezci tutumun toplumsal göstergelerin güdümü ve öncelenmesinde mekânı ya ihmal eder ya tamamen yok sayar ya da onu soyut bir kavram ya da kategoriye yahut da mutlak bir yapıya dönüştürerek derin bir yabancılaşmaya teslim olur.
Mekânın tarihsel ve toplumsal oluşumlarla ilişkisinin anlaşılma gereksinimi kapitalizmin gelişimi ve akabinde gerçekleşen olaylarla yoğunlaşmakla birlikte felsefe ve sosyal bilimlerin konuyla ilişkilenmesi üç temel yaklaşım altında toplanabilir. Bu yaklaşımlar Marksist ve toplumsal fenomenolojik ve varoluşsal ve son olarak da postmodern teorileri doğurur. Söz konusu çeşitlenmeyi ve çok boyutluluğu esas alan bu kitapta özellikle ilk iki yaklaşıma odaklanılmış ve her bir yaklaşım için çeşitli düşünürlerin teorilerine yer verilmiştir.
Mekân Varyasyonları kimine göre genişleyen çeşitlenen zenginleşen ve etkinleşen kimine göreyse daralan büzülen kapanan ya da yok olan bir şey olarak mekâna dair farklı teorileştirme pratiklerinden bir seçki sunmaktadır. Marksist ve Toplumsal ile fenomenolojik ve varoluşsal mekân ayrımının iki temel uğrak olarak alındığı bu seçkide bilinen üretilen tahakküm edilen bir şey olarak mekân ile algılanan ya da tahayyül edilen anlamıyla mekânın birlikte sunulmuş olması diyalektik bir karşıtlığın gözler önüne serilmesine imkân tanımaktadır. Böylelikle Mekân Varyasyonları'nın okuru diyalektik kutupların her birindeki farklı teorileştirme çabalarıyla yüzleşecek her birinin kendi içindeki sorunları eleştirel olarak görebilecek ve insani gerçekliğin toplumsal tarihsel varoluşsal olarak mekânla kurduğu kurabileceği ilişkilerin güncelliğini hangi anlamlarda koruduğuna ya da kaybettiğine dair fikre sahip olabilecektir.
Mekân Varyasyonları'nda A. Kadir Gülen"Marksizm ve Toplumsal Mekân Meselesi" Senem Kurtar Henri Lefebvre'nin Mutlakları: "Gündelik Hayat ve Toplumsal Mekân" Pınar Yurdadön Edward Said'in Mekânsal PraksisiÖmer Faik AnlıImmanuel Wallerstein: Mekân Epistemoloji Sosyal Bilim Nehir DurnaMekânın Tahakkümünden Gaston Bachelard'ın İzinde Poetik Mekâna Kaan H. ÖktenHeidegger'de Mekânsallık ve Zamansallık Çağatay Şahin Jean Paul Sartre'da Zamansal Oluş ve No-Place Dilan Alataş Merleau Ponty: Dünyanın Teni ve Deneyimin OntolojisiÖzgür Taburoğlu Tanpınar'da Yer ve Eşya İlişkisi adlı çalışmalarıyla yer almaktadır