"Bizi neye göre sınıflandırıyorsunuz?"
Zo'ra Pag'ın sorusu karşısında rahatsız olduğunu belli etmemeye çalıştıysa da yüzündeki ifade çelik kadar keskinleşmiş küçük bir an Tapınak'ın ısısını dondurucu seviyelere indirerek gözlerini delip ensesindeki delikten arkasında oturan talebeye bile ulaşabilmişti!
Ancak akabinde usta bir aktör edasıyla yüzünü yumuşatmış ve hiçbir şey olmamışçasına o davudi ses tonuyla cevaplamaya geçmişti.
"Döngünüzü size Tapınak bir amaç için verdi: Ona sorgusuz sualsiz ve her şeyden önemlisi evladım bütün iradenizle kusursuz bir şekilde hizmet etmeniz!"
Ağır kurallarla yaşamaya öyle alıştırmışlardı ki çocuklarını zavallılar robotlardan farksızlardı! Arada bir rahiplerin tefsirlerine dikkatini yeterince veremeyen veya en basitinden duaları öğrenemeyen çocuklar çıkar ertesi sabah uyandıklarında boş yataklarıyla karşılaşırlardı.
Ne ağır cezalar ne de Tanrı'nın gerçek evinde yaşıyor olmaları umurundaydı Pag'ın. Çocuksu merakını zapt edebilecek bir zindan daha yaratılmamıştı.
Her şey bu soruyla başladı. Soruları şüpheye dönüştüğünde ise artık geri dönüşü yoktu. İçinden taşan soruların namlusunda kısa sürecek bir hayatın hikayesi...