"Bir ara durup yüzünü göğün o sonsuzluğuna dikti. "Her şey bu sonsuzluk gibi bomboş..." diye içinden geçirdi. Sonra dönüp gölün sahilindeki tahta banka oturup o şişman kısacık ayaklarını zor da olsa üst üste atıp bir sigara yaktı. Kocaman göl alabildiğine mavi ve sessizdi. Kısmetini gölde arayan martıların o yamyam çığlıkları da yoktu. Genelde böyle olurdu. Dalga olmayınca balıklar yüzeye pek çıkmazdı. Bu da martıların işini zorlaştırırdı. Ancak fırtınalı havalarda göl yüzeyinin dalgalandığı zamanlarda daha iyi balık yakalayabiliyorlardı. O böyle gölün derinine dalmışken omzuna dokunan ele dönüp baktı."