SAĞLIK VE BİLİNÇ TOPRAKTAN BAŞLAR
İnsan doğadaki en tahrip edici canlıdır; hep ihtiyacından fazlasını tüketir talepleri bitmez. Her zaman sınırlarının ötesine geçme arayışı içindedir; geçer de fakat bu gelişmenin doğada ve kendisinde yaratacak olumsuz etkilerini hesap etmez doğanın kıymetini bilmez.
Yaşam güvencemiz doğayı aşırı hırslarımızdan dolayı yok ederken bir yandan da doğa tarafından cezalandırılıyoruz; aşırı sıcaklıkla orman yangınlarıyla suların azalmasıyla... Fakat insanlık hâlâ bunun farkında değil. Hâlbuki bugün geldiğimiz nokta insan eylemlerinin bir sonucu.
Tarım ve Çevre Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de zararlı böcek öldürücü (pestisit) tarım ilacı kullanımı 2014 yılından itibaren 2018 yılına kadar ki beş yıl içinde yüzde elli arttı. Bu göremediğimiz acı gerçek bize elimizle kendimizi toprağımızı canlıları her geçen gün daha çok zehirlediğimizi gösteriyor. Sürdürülebilir bir yaşam için toplumun her kesimin çevre konusunda bilinçlenmesi yeni bir çevre ve tarım politikaları oluşturulması gerekmektedir.
Bu kitap toprak başta olmak üzere doğanın daha iyi tanınması ve korunmasına yardımcı olmaya çalışırken belli bir bilince erişip ekolojik okur yazarlığımızı arttırarak yaşanabilir bir gelecek inşa edilebilme şansımızın hâlâ var olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Eğer balçıktan yapılmışsam
Bütün dünya yurdumdur benim
Bütün mahluklar da (canlılar) yakınlarım
XI. yüzyılda İspanya'da yaşamış Arap kökenli kadı tarihçi matematikçi ve astronomi bilgini Said Ümeyye el-Endelüsi (1029-1070)
DÜNYADA İLAÇ VE KİMYA TERÖRÜ
Kimyasal ilaçların önemli bir kısmı artık kesin tedavi değil hayat boyu alınması gerekecek şekilde dizayn ediliyor. İnsanlar belli bir yaştan sonra ömür boyu çeşitli ilaçlarla yaşamaya mahkum ediliyor. Bunlar bir süre sonra önce böbrekleri olumsuz etkiliyor ve diğer sağlık sorunlarını da tetikliyor. Sağlık sistemininde hastalara gereksiz yere ve gereğinden fazla ilaç yazılması neredeyse rutin bir uygulama oldu. Sağlık sistemi içinde hakim olan unsur; ilaç firmaları ve onların ne pahasına olursa olsun kârlarını arttırma olunca sağlık sistemi soruşturulur hale geliyor.
Kimyasalların ilaç alanı dışındaki tehlikeleri ise hem çevre hem insanlık için adeta bir terör oluşturuyor. Yaşamımıza 1950'lerden itibaren 100 bin civarında yeni kimyasal madde girdi. Yaşamımız plastik gibi kimyasal kökenli maddelerle çevrildi. Bunları çok bilinçsiz kullanıyoruz ve bu atıklar da yüzlerce yıl tabiattan kaybolmayarak çevreyi havayı ve gıda zincirimizi zehirliyor. Sağlıklı yaşam alanlarımızı her geçen gün elimizden alıyor.
ABD'de yapılan bir araştırmada yeni doğmuş çocukların göbek bağında 300'e yakın kimyasal madde bulunmuştur. Bilinçsiz yaşam ve daha çok para kazanma uğruna hem kendimizi hem ana karnındaki çocuklarımızı bile zehirlemekteyiz. Yaşam konusunda bilgili olmak ve bu konuda organize hareket ederek bir şeyler yapmaya çalışmak insanlık ve gelecek nesiller adına yapılabilecek en erdemli görev olacaktır.
"Modern yaşamda kimyasal ilaçlar ve kimyasallar bilinçsiz kullanıldığı takdirde insanların sağlığını bozarken çevreye de büyük zararlar veriyor. Elimizde çalışma bu konudaki hayati gerçekleri bize belgeleriyle sunuyor. Tokalak insan sağlığı ve çevre konusundaki yanlışlıkları ortaya koyarken son bilimsel veriler eşliğinde bizlere bilinçli yaşam konusunda anlaşılır bir şekilde yol gösteriyor."
DÜNYADA GIDA TERÖRÜ
Gıda sektörü tarafından üretilen ve aldatıcı reklamlarla dezenformasyonlarla insanlar için elzem gıda maddesi olarak sunulan işlenmiş ve binlerce katkı maddesi kullanılmış gıdalar insanların sağlığına değil yüz milyarlarlarca dolarlık piyasası olan gıda sektörünün yararına çalışır. Bu gıdalarla insanlar sağlığını kaybederken gıda sektörleri kasalarını doldururlar. Yüksek oranda zararlı yağ şeker tuz ve katkı maddeleri ihtiva eden işlenmiş gıdalar sahte gıdalara dönüşmüştür ve insanları beslemez. Bunların raf ömrünü uzatmak için içine konulan kimyasallar düşük besin değerleri tüketenlerdeki toksinleri arttır hastalıkları tetikler.
Biz topraktan soframıza kadar gelen gıdaların artık yeteri kadar besin mineral değerleri bulunmadığını aksine daha çok zararlı maddeler bulunduğunu bilsek de alternatif yollar gittikçe azaltıldığı için istemeyerek de olsa bunları tüketmek zorunda kalıyoruz. Bu suni hale gelmiş sözde gıdalar bizi yalnız fiziken değil ruhen de hasta ediyor. İnsanoğlunun bu gıda teröründen bir an önce bilinçlenerek kurtulması gerekmektedir.
"İsmail Tokalak'ın bu şok edici kitabı bize ve çocuklarımıza sunulan gıdaların tehlikelerini yüzlerce bilimsel referanslarla destekleyerek gösterirken bize sağlıklı yaşam konusunda takip etmemiz gereken yol haritasını da veriyor. Tokalak'ı herkesin başucu kitabı olması gereken bu çalışmasından dolayı canı gönülden kutluyor ve tebrik ediyorum. Her yeni kitabı ufkumuzu daha da çok açıyor."