Jean Jacques Rousseau'nun kendi anılarından yola çıkarak yazdığı Bir Yalnız Gezerin Düşleri yarı otobiyografik bir romandır. Radikal görüşleri nedeniyle uzun süre sürgünde yaşayan yazar Paris'e döndükten sonra kendisini reddettiğini hissettiği bir toplumdan soyutlanma duygusunu ve yürürken ağaçlar arasında dolaşırken hayal kurarken hissettiği yabancılaşmayı nasıl kabul ettiğini anlatıyor. Hayatının son iki yılında kaleme aldığı bu küskünlük dolu yapıtı yazdıklarını savunmak ve eylemlerinin haklılığını göstermek için yazarın kendi geçmişine yaptığı bir yolculuktur.