Şöhret acaba bencilliğimizin yalnızca çok tatlı bir lokmasından başka bir şey değil mi? Bu aslında pek nadir insanlarda hırs olarak ve yine bu insanların pek nadir anlarında vardır. Bu anlar dünyanın yaratılışında olduğu gibi insanın kendi içinden ışık çıkararak ve etrafına saçarak koluna emir verdiği anlık aydınlanma anlarıdır. O sırada insanın içini mutlandırıcı kendisini böyle en uzaklara çekip yücelten şeyin yani bu bir tek hissin doruklarının ileriki dünyaların hakkı olarak kalamayacağına dair bir güven doldurur. Bütün gelecektekiler için bu en nadir aydınlanmaların ebedi gerekliliği içinde insan şöhretinin gerekliliğini fark eder; bütün bir gelecek boyunca insanlığın ona ihtiyacı vardır. O aydınlanma anı nasıl kendi varlığının özü ise kendisi de bu anın insanı olarak ölümsüzlüğü olduğuna inanır ve başka her şeyi pislik çöp kibir hayvanlık ya da tekrarlama sayarak üzerinden atıp ölümlülüğe terk eder.