Kendini kapana kısılmış gibi hisseden Seçkin bu duyguyla her gününü bir öncekiyle tıpatıp aynı geçirmektedir. Bir sabah çalıştığı gazeteye gönderilen isimsiz bir mektupla heyecanlı bir o kadar da tehlikeli bir maceranın içine balıklama dalar. Mektubu gönderen meçhul kişi Seçkin'in zengin bir iş adamının karısı Ilgım Halit'i izlemesini istemektedir.
Seçkin yalnızca uzaktan izlerken bile büyüsüne kapıldığı Ilgım'la tanışmak için fırsat kollar. Gazete için röportaj yapma bahanesiyle onun önce evine sonra da yaşamına girer. Ilgım'ı bu kadar çekici ve vazgeçilmez kılan kadınlığını keşfetmek yolculuğundaki cesareti ve bedeni ile beyni arasındaki uyum arayışıdır.
Kendi algıladıklarını okura da algılatma gereksinimiyle yazan Meltem Arıkan ortak bir kuram üzerine oturttuğu romanlarından ikincisi olan Evet... Ama... Sanki...'de de varoluşunu gerçekleştirmek için yola çıkan bir kadının kendi cinselliğinin farkına varışını ve bu arayışını erkeklerin üzerinden yapmasını titiz cesur ve özgün bir üslupla kurguluyor.