Ağaçlar yazarın iç dünyasını tanımak için benzersiz bir olanak ve yapıtlarındaki esini gerçekten anlayabilmek için bir anahtar sunuyor. John Fowles olgun bir sanatçıyken aktardığı hem çocukluğundan kalma hem de sanatıyla ilgili bu çok etkileyici anılarında doğanın onun yaşamında bıraktığı büyük etkiyi ve doğayı kategorize etme evcilleştirme ve sonuçta sahiplenme konusunda geleneksel dürtülerimizin gizli tehlikelerini gösteriyor. Bu sahiplenme dürtüsü doğanın görünürdeki düzensizliğine karşı bir yabancılaşmaya bir düşmanlığa yol açıyor. John Fowles için ağaçlar düzyazı kurgunun ruhumuzun vahşi yanını simgeleyen en güzel analoğudur ve yazar sanatta tahmin edilemezliğin anlaşılamazlığın ve sezgiselliğin önemini vurguluyor...