Babam Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşa Sultan Abdülhamit'i 1903'te tanımıştı. Konya valisi bulunduğu sırada saraydan bir davet almış ve alelacele İstanbul'a gelmişti. Dostları da haberi almış olacaklar ki onu tebrik ediyor:
Haydi hayırlısı herhalde rütbesi vezirlik makamına yükseltilecek! diyorlardı. Çok iyi hatırlıyordu soğuk bir sonbahar günü idi. Yıldız Sarayı'nda mabeyn odasında bekledikten sonra huzura kabul edilmişti. Babam diyor ki:
Padişah oturduğu koltukta bana şöyle hitap etmişti:
Buyurun Ferit Bey oğlum... Konya'daki çalışmalarınızı memnuniyetle öğrendim. Daha evvel de 16 sene Şura-yı Devlet'te bulunmuşsunuz. Bu sıkıntılı zamanda size evvela vezirlik makamı veriyorumsonra da sadrazamlık teklif edeceğim ne dersiniz?
Karşımda orta boylu siyah sakallı fakat gözleri pırıl pırıl parlayan zeki bakışlı padişah oturuyordu. Adımlarımı atarak yaklaştım kendilerini etekledim ellerini uzattılar onu da heyecanla öptüm; karşılarında yer gösterdiler oturmamı emrettiler. Oturduk Padişahın halinde birtakım yeni şeyler düşündüğünü gösteren vaziyet vardı. Heyecandan yüzüne bakamıyordum. Fakat birkaç şey söylemek lüzumunu duydum:
Şevketmeap efendimiz dedim. Hakkımda gösterdiğiniz teveccühe kalpten teşekkür ederim en sadık bir bendeniz bulunduğuma hiç şüphe etmeyiniz. Hangi vazifelerde çalışmamı emrederseniz orada ben kulunuzu göreceğiniz muhakkaktır.