"Bütün maddesel nesneleri terk edip yalnızca soyut olanı mı resmetmeliyiz? Bu sorunun cevabını her iki form unsurunun (somut ve soyut olanın) uyumu meselesinde bulabiliriz. Söylenen her bir sözcük (ağaç gökyüzü insan) gibi resmedilen her bir nesnenin görüntüsü de içsel bir titreşim uyandırır. Kendimizi bu titreşimden mahrum bırakmak ifade gücümüzü sınırlamak demektir. Şüphesiz bugün bu durumdayız. Ancak bu sorunun yanı sıra sanatın 'zorunluluk' kipi ile başlayan her soruya verebileceği bir cevap daha vardır: Sanatta zorunluluk yoktur çünkü sanat özgürdür. Gündüzün gece ile bir araya gelememesi gibi sanat da zorunluluk ile bir araya gelemez."