Yeryüzündeki hemen her toplumda bir hukuk sisteminin oluşabilmesi ya da fertlerin ister kendi aralarında olsun ister devletle olan münasebetlerinde çıkabilecek anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulabilmesi için yargı fonksiyonu veya kurumu cemiyet hayatının zaruri bir ihtiyacı ve kamu yararının vazgeçilmez bir şartıdır. Çünkü anlaşmazlıklardan doğabilecek çözümsüzlükleri gidermek kişilerin haklarını güvence altına almak ve yeryüzünde adaleti ikame etmek ancak yargı fonksiyonu ile mümkündür. Ayrıca özel yahut kamu fark etmez korunmayan bir hakkın yalnızca soyut bir hak olarak kalacağı bireysel ve toplumsal açıdan adaleti sağlamada pratik herhangi bir değerinin olmayacağı unutulmamalıdır.
Temelleri Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir devirlerinde atılan ancak kurumsallaşması daha çok Hz. Ömer devrinde gerçekleşen İslâm devletinin göze çarpan en önemli kurumlarından bir tanesi şüphesiz yargı kurumudur. İslâm tarihinin ilk dönemindeki yargı kurumu ve bu alanda gerçekleşen uygulamalar daha sonraki dönemlerde pek çok devlet adamını ve hukukçuyu derinden etkilemesine ve onlara örneklik teşkil etmesine rağmen bir tarihçi gözüyle derinlemesine incelenmemiştir. Bundan dolayı bu çalışmada "Câhiliye'den Hz. Ömer'e Yargı" konusu ele alınmıştır.