Kadın üzerine düşünen aydınlara göre kadınlık; sosyal farklara rağmen benzer sorunları ve ikincil konumu paylaşan bir zümreyi; kadınları toplumsal sorunlarını ve yaşam tarzlarını anlatmaktadır. Erken dönem kadın hareketinin mücadeleleri ile kadınlık mefkûresi denen kadın sorunlarının anlaşılması ve çözüm yolları kadın arzularının anlaşılması fikrini ortaya çıkarmıştır. Kadın ve edebiyat kavramları edebi eserlerin üretilmesi ve tüketilmesi süreçlerinde birbirlerinden her ne kadar ayrı kavramlar olarak görülseler de aslında birbirlerinden sürekli olarak beslenmektedirler. Kadın; edebiyat kulvarında yer alışı ile birlikte kendini ve aslolan kadınlığını başarılı bir şekilde ifade etmiş edebiyatın erkek egemenliğindeki tekdüzeliğini sona erdirmiş söz konusu kulvara kadın edebiyatı gibi yeni kavramlar dâhil ederek edebiyatın yelpazesini genişletmiştir. Kadının bireysel ve toplumsal kimliği erkekle olan ilişkisi değişen imajı; tarihî süreç içerisinde farklı araştırmacılar tarafından irdelenmiş bu mesele edebiyatın ve diğer sanat dallarının başlıca temalarından biri olmuştur. Kadının toplumsal hayatta daha işlevsel bir rol aldıkça edebiyat alanındaki yeri de belirginleşmiştir.