Zerrin Oktay ömrünün ilk otuz yılını kapsayan yaşam öyküsüyle karşınızda. Üç yaşında taşındığı İsviçre'de on yıl yaşadıktan sonra Türkiye'ye geri dönen yazarın bu kitabı kişisel bir tarih olmanın yanında ülke ve şehirlerin de tarihine tanıklık etmekte. Sıcacık anlatımı sürükleyici dili ve cesurca paylaşımıyla sizin de hayatınıza bakıp açmazlarınızla yüzleşmenizi sağlıyor. Ama en önemlisi sizi baskın renkler üzerinde durmayıp hayatı tüm renklerin harmanlanmasının yansıması olarak kabullenmeye ve bu kocaman yürekli kadının satırlarına bırakarak yaşamın eşsiz gizemini koruma çağrısına kulak vermeye davet ediyoruz.
"...Renk olarak gri bana her zaman gizemli ve olağanüstü gelmiştir biraz da içe dönük. İçinde onlarca rengin tonlarını barındırmasına karşın kuşbakışı gözlemle her zaman bir bütün bir tür çok sesli koro bir komün görüntüsü sergiler. Renklerin toplu halde birbiri içinde erimesidir gri. Bağrında yaşadığımız şu topraklar da gri geliyor bana. Bu eşsiz gizemi korumak değerini bilmek varken renkleri ayrıştırmak griyi reddedip içindeki en baskın olan renkte ısrar etmek neden?"''