İyilik ve kötülük algısı sürecinde içgüdülerin müphem boşluğunda salınan psikolojik kırılgan bir sarkaçtan söz etmek mümkündür. Varlık ve yokluk ikileminin yarattığı bu sarkaç öne doğru salındığında kişi kendisi arkaya doğru salındığında öteki kişi olabilir.
"Düşkıran Sarkacı" doğal iklimini yitiren genç İsmail'in değişim serüveninin kazanma hırsının toplumsal konumunun ve güçlü olma tutkusunun ayna arkasıdır. Kişiliğini yaşadığı toplumun karanlık yüzüyle özdeşleştiren şiddeti içselleştirerek baskıcı sevgisiz bir eş ve babaya dönüşümünün romanıdır.
Ne yapılmayacağını bilmek geçmişle ne yapılacağını düşünmek gelecekle ilgilidir. Büyümemek hayatı kirletenlere karşı direnmektir. Aile içi şiddet ve geleneksel önyargılarla mağdur edilen parçalanan kişiliğinin yarattığı hezeyanla intikam ateşiyle yanan ve anne katili olan küçük Burak'ın sarsıcı öyküsüdür. Buğulu bir pencereden birey ve topluma bakan "Düşkıran Sarkacı"nda hayatı çıplak görebilmek için bakış açınızı güneşin eliyle sileceksiniz.