Tahrir defterlerini ana kaynak olarak kullanan sancak ya da kaza monografileri Osmanlı klasik dönemi üzerinde çalışan tarihçiler için 70'lerde başlayıp günümüze kadar gelen bir sürece işaret eder. Ancak bu çalışmaların çoğu birkaç kaza ya da nahiyeden müteşekkil sancaklar ile liva merkezi olarak nitelendirilebilecek merkezi kazaları kaplama yönünde bir eğilim göstermiştir. Fiziki olarak küçük boyutlu merkezle ilişkileri daha sınırlı nüfusu seyrek ve bu etkenlere bağlı olarak ekonomik faaliyetleri de kısıtlı olan yerleşimler zaman zaman çalışılsa da araştırmacıların yoğun ilgi gösterdikleri yerler arasında olmamıştır.
Bu çalışma Osmanlı hâkimiyetinin çok öncesinde bölgesinde önemli bir merkez olan ancak muhtemelen bölgedeki uzun süren savaşlar ve yeni ticari güzergâhlar nedeniyle eski önemini kaybetmiş bir şehir olan Savur'u incelemektedir. Zira Osmanlı ilhakı sonrası Mardin'e bağlı bir nahiye sonrasında ise kaza olarak idari bir statü kazanan Savur etnik ve dini çeşitliliğin hâkim olduğu bir yerleşim yeri olarak dikkatleri çekmektedir.