Toplumsal tarihin önemli sorunsallarından biri olan eşkıyalığın edebiyata yansıması özellikle romanlarda işlenmiş olması edebiyatın toplumsal tarihle sıkı irtibatının bir sonucudur. Toplumların varoluşsal tehlikelerle karşılaştıklarında bir kurtarıcı beklemeleri ve başkaldıran bir kahramana sığınmaları eşkıyalık olgusunu tarih boyunca gündemde tutmuştur. Kanunların kör noktalarında kendilerine ait bir nüfuz alanı oluşturan eşkıyalar hem toplumsal hayatta hem de toplumsal hayatın bir yansıması olan edebiyat ve/veya romanda iki farklı eşkıya tiplemesinin oluşmasına neden olmuştur. Tarihsel kökleri Spartaküs ve Prometeus'a kadar uzanan ve bizde Köroğlu'yla bir kahramanlık destanına dönüşen sosyal eşkıyalık İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm'ın kuramsal katkılarıyla kültür tarihinin önemli çatışmalarını aydınlattığı gibi roman dünyasını da zenginleştirmiştir. Öte yandan eşkıyalığın sadece devlet düzenin bozulduğu dönemlerde ortaya çıkan bir arıza olduğunu belirten görüş Karen Barkey tarihsel analizleriyle somutlaşmıştır. Bu çalışmada bu iki kutup arasında beliren gerilimin romana yansıma biçimleri konu edilmiştir. Türk edebiyatında eksenini Yaşar Kemal'in İnce Memed'i ve Kemal Tahir'in Rahmet Yolları Kesti romanlarının belirlediği edebi ürünlerde yazarların eşkıyalık imgesini genellikle sosyal eşkıyalık yönüyle işledikleri görülmektedir. Başka bir ifadeyle Türk yazarının beslendiği kolektif bellek eşkıyalığı sahiplenme temelinde şekillenmiştir.