Bir hareket adamı olarak çağına damgasını vuran Seyyid Kutub aynı zamanda bir düşün adamı olarak da geniş halk kitlelerine öncülük etmiş büyük bir şahsiyettir. Kutub edebî siyasî içtimaî ve itikadî konulara dair irili ufaklı otuzun üzerinde eser kaleme alarak ülkesi Mısır başta olmak üzere İslâm coğrafyasının büyük bir kısmında Müslüman düşüncesinin şekillenmesine katkıda bulunmuştur. O itikadî sistemini belirlerken hangi itikadî mezhebe yakın veya uzak durduğuna dair bir ceht ve gayret göstermeksizin kendine özgü bir bakış açısını hâkim kılmaya çalışmıştır. Kutub itikadî görüşlerini açıklarken kelâmî tartışmalardan mümkün olduğunca uzak durmakla birlikte doğruya ulaşmada aklı ihmal etmemiş ve vahyi anlamada aklın birinci derecede gerekliliğine işaret etmenin yanı sıra sınırlı olduğunu da beyan etmiştir. Aklın vazgeçilmezliği ile birlikte Kur'an ve Sünnet'in temel referanslar olduğunu ısrarla vurgulayan Kutub itikadî birçok konuda Selef âlimlerinin görüşlerine meyletmiş olsa da zaman zaman Eş'arîler Mâtürîdîler Mu'tezilî âlimler ve hatta Hâricîlerin görüşleri istikametinde fikirler de serdetmiştir.