Bir ülke anayasal bir demokrasiye sahipse siyasal yönetsel ekonomik her etkinliğin temelinde/odağında öncelikle yurttaş bulunacaktır. Anayasamızın 6. maddesinin düzenlediği "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi gerçek söz sahibinin kim olması gerektiğini açıkça düzenlemiştir.
Yurttaş geleneksel devlet-yurttaş ilişkisini artık geride bırakmıştır ve karar alma süreçlerinin bir paydaşı haline gelmiştir. Yeni yurttaşlık veya aktif yurttaşlık daha iyi hizmet bekleme daha etkin ve verimli bir yönetim sistemi talebi ve daha fazla siyasal yönetsel ve ekonomik karar süreçlerinde yer alma isteği biçiminde kendini göstermektedir.
Oysa demokratik sistemin temel taşı yurttaş ve yurttaşlık kültürüdür. Bütün toplumsal siyasal ve ekonomik süreçler kadar yönetim sistemi de baştan sona kendini yurttaşın beklenti ve isteklerine göre dizayn etmek zorundadır.