Güçiktidar ve kutsal ilişkisini ele alan bu çalışma kutsal bir fenomen olarak iktidar ve otoritenin kabaca Orta Çağ'dan günümüze Batı toplumsal yapısındaki serüvenini incelemektedir. Güç ve iktidarın meşruiyet referansının nasıl teolojiden antropolojiye Tanrı'dan insana evirildiği üzerinde durmakta; Tanrı yerine insanın ve tanrısal irade yerine pozitivist akıl ve empirizmin nasıl kutsanıp yüceltildiği analiz edilmekte.
Otorite iktidar ve güç ilişkilerinde Orta Çağ ve sonrası "tanrı-kral"tipolojisinden modern dönem "tanrı-insan" ve "tanrı-devlet" tipolojisine farklı tipolojilere sahne olmuştur. Tarih boyu egemen güçler bir şekilde kendilerini kutsalla irtibatlandırmış iktidarlarını kutsal fikri üzerinden meşrulaştırmışlardır. Yakın zamanlara kadar kutsiyetin ve buna dayalı meşruiyetin kaynağı Tanrı ve tanrısal irade olmuştur. Ancak pozitivizm ve sekülerizmin egemen olduğu modern toplum yapısında kutsalın referansı Tanrı'dan insana evrilmiş teoloji ve metafiziğin yerini pozitivist bağlamda salt akıl ve empirizm almıştır. Bununla birlikte sekülerizmin egemen olduğu toplum yapılarında geleneksel dinin toplumsal yapıdaki mevcudiyetine modernitenin temel kutsalları doğrultusunda yeniden yorumlanmak suretiyle imkan tanınmıştır. Böylelikle post-seküler dönem olarak tanımlanabilecek günümüz toplum yapısında geleneksel dini yapıların kutsallarıyla modernitenin kutsallarını sentezleyen garip bir zihin yapısı ortaya çıkmıştır.