Oradan geçtikçe Sait Faik'i düşünürdü çipil çipil mavi gözler ansırdı. Üzülürdü biraz da gelip burada oturmadı diye. Hemen top alanının yanındaydı kahve çatıya sığınmış bir çardak vardı önünde çardak boyu sarmaşıklar. Hele güzün büsbütün güzel olurdu ortalık kızıl yapraklar kaplardı her yanı. Mermer masalara birer kan lekesi gibi düşerlerdi. O zaman dayanamaz; elinde gülünç çantası soluk lacivert yağmurluğuna bürünmüş korkak bakışları kara camlı gözlükleri gerisine saklanmış boynu bükük girerdi içeriye.