Profesör şu anda o gücün kendi bedenini de ele geçirmeye çalıştığını hissedebiliyordu! Sırt üstü yere düşmesiyle birlikte boğazından çözülen kasılmış parmaklarını ovaladı. Boynu sıkılmaktan acıyordu derisi kızararak morarmıştı. İlahi kelimelerin gücünden yararlanmak istediğinden bildiği bütün duaları sıralamaya başladı.
Sağ cebindeki altın kaplamalı tespihini almak için elini attığında avucunun içinde hissettiği kızgın ateşin şiddetiyle acı içinde bağırdı! Kor bir demire dönüşen tespihin her bir boncuğu ve tepelikten sarkan kamçılı püskülleri avuç derisine mühürlenerek yapışıverdi!
Tespihin her bir parçasını yanık derisinden zorlukla ayırarak yere doğru fırlatıp attı. Avuç içindeki etleri parçalandığından altın kaplamalı tespihin üzerine yapışarak kan kırmızısına boyamıştı. Acı içinde ellerini yüzüne götürdü. O anda hayatında ilk kez imkânsızı yaşıyordu. Kabullenmişti artık; bu şeye gücü yetmiyordu bir an önce gitmesini umut etmekten başka çaresi kalmamıştı!