İran'ın çağdaş şairlerinden Furûğ Ferruhzâd'ın ikinci kitabı olan Duvar'da şairin şiir konusundaki ilerleme ve deneyimleri açıkça göze çarpmaktadır. Kendisi bu konuda şöyle diyor: "Esir'de ben sadece dış dünyayı yalın bir şekilde açıklıyordum. O zamanlar şiir ruhuma işlememişti. Aksine kendisiyle aynı evde yaşadığımız bir eş bir arkadaş gibiydik. Sonraları şiir bende kök saldı. Böylece benim için şiirin konusu değişmiş oldu. Artık şiiri sadece kendi duygularımı açıklamak için bir araç olarak görmüyorum. Aksine şiirin kökü bende sağlamlaştıkça ben parçalara ayrıldım ve yepyeni dünyalar keşfettim."
İlk şiirlerindeki "aşk" konusuna ek olarak "kadının yoksunluğu" konusuna yönelmiştir. Kadının duygularından kaynaklanan bu yoksunluk elbette ki toplumun faktör ve değerlerinin ortaya çıkardığı yoksunluktan bütünüyle farklıdır. Ona göre "erkek"; bencil ve bazı hakları haksız olarak elde etmeyi kabul eden bir varlıktır. Furûğ'un "kadın"ı ise; çarşaf ve peçeden kurtulmuş ve aile sorunlarının dışında bir dünyaya göz dikmiştir.
Prof. Dr. Ali Güzelyüz tarafından özgünlüğünün bozulmamasına özen gösterilerek oldukça güzel ve akıcı bir üslupla Türkçeye çevrilen şiirlerin Farsça metinlerine de yer verilmiştir.