Evet ihlâs mükemmel muhteşem ve harika bir sırdır; lakin nefse pek ağırdır. Zira ihlâsta nefsin nasibi ve payı yoktur. İhlâs ile çok uzak mesafeler kısa sürede alınır. Hem uzun yıllar isteyen ameller ve işler kısa zamanda ele geçer.
Vücutta kalbin yeri görevi fonksiyonu ve işlevi ne ise ihlâsın da dindeki yeri görevi fonksiyonu ve işlevi odur.
Evet kulluk bir insan farz edilirse ihlâs ve samimiyet o insanın kalbi olur. İbadetlerinde ihlâssız olan kimse eli ayağı gözü kulağı olup da kalbi olmayan kimseye benzer. Kalp olmayınca ne el tutar ne ayak ne göz görür ne de işitir kulak.
Her Müslüman her dem kendi kendine şu soruyu sormak mecburiyetindedir: "Ben bu işi niçin yaptım ve yapıyorum? Allah rızası için mi yoksa başkaları görsün bilsin ve beni methetsin diye mi?" Vicdanından gelen cevap Allah rızası içinse ne mutlu o Müslümana! Yok başka başka cevaplar işitiyorsa hemen tövbe etmeli ve Hakk'a dönmelidir. Zira
İhlâs ile sıradan ameller olur ibadet
İhlâssız ibadet dahi olur helaket.