Tahminleme doğası gereği hayatın her anında yüzleştiğimiz bir gerçekliktir. Sabah kalktığımızda üzerimize giyineceğimiz kıyafetin ne olması gerektiğinden yatırımlarımıza nasıl yön vermemiz gerektiğine kadar her alanda başvurduğumuz bazen bilinçli ve matematiksel modellerden faydalanarak sonuca ulaşmaya çalıştığımız bazen de geçmiş deneyimlerimizin içgüdülerimizi harekete geçirmesiyle elde ettiğimiz sonuçlar bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Tahminleme demek fal bakmak demek değildir. Böyle olunca da temel mantıksal dayanaklar üzerinde yükselmeli ve her tahminin ayakları yere basmalıdır.
İşletmeler elde ettikleri verilerin bir deniz feneri gibi yollarını aydınlattığını fark ettiklerinden bu zamana kadar geçmişlerini hep yol gösterici olarak kullanmışlardır. Tahminleme geçmiş verilerden yola çıkılarak geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak anlamına gelse de bu çok kısır bir tanım olarak kalacaktır. Bazen sadece geçmiş verilerimizi tek başına kullanmaz yanına bilgi beceri ve deneyimlerimizi de katarız. Başarılı işletmelerin temelinde geleceği doğru okuma yeteneği yatmaktadır.
Bu kitap okuyucusuna hem matematiksel yöntemlerin nasıl uygulanacağını anlatmakta hem de nitel yöntemlerin neler olduğu hakkında bilgi vererek her ikisinin harmanlanmasından ortaya çıkacak sinerjiyi önemsemektedir. Profesyonel uygulayıcılar akademisyenler ve öğrencilere kapsamlı içeriğiyle yol gösterici bir kaynak olması ümidiyle...