"suyun yüzünü karartan gökyüzü dönse birden gümüş rengine başlasa evrenin müziği bir parmak işaretiyle
değişir belki her şey gerçekliğin aynasında yüzleşir suskular
başlar kutsal tören ilk titrek ötüşünü duyuran adsız kuşlar
yön verir sürüsüne göç eder bozgun düşler
buğday kokulu çocuklar dağıtır kemik tozunu kalıtın
saflığın alnını yere değdiren tufan bırakır çılgınlığı
uçurum kıyısında hayata tutunur bir umut çiçeği..."