Silifke Akdeniz Bölgesi'nin tarihi geçmişi ve dokusuyla ön plana çıkan tarım
ile turizm imkanlarını bir arada bulunduran küçük şehirlerinden biridir. Göksu
Nehri'nin çevresinde ve Akdeniz'i İç Anadolu'ya bağlayan kara yolu üzerinde
kurulmuş olması da Silifke'nin tarihteki seyrine büyük etki etmiştir. Şehrin koruyucusu
ve gözetleyicisi hissini veren Silifke Kalesi Göksu Nehri ile Mersin'den
Konya'ya giden ana yol arasında yükselmektedir. Kale şehri ve ticaret yolunu
hem denetlemekte hem de korumaktadır. Köklü bir tarihi geçmişe sahip olan
kalede kazı çalışmaları 2011 yılında başlamış olup halen devam etmektedir. Bölge
tarihine ve şehir tarihine yeni veriler sunan kazı çalışmalarında ortaya çıkan
birçok taşınmaz ve taşınabilir kültür varlığı vardır. Taşınabilir kültür varlıklarından
ilgimizi çeken ve toplumun yaşam biçimi hakkında bilgi veren lüleler dikkat
çeken eserlerdir. Silifke Kalesi kazısında gün yüzüne çıkarılan lüleler Anadolu
ve Anadolu dışındaki üretim merkezlerinde üretilen lülelerle benzer özellikler
göstermektedir. Daha çok halk tipi üretimi olan bu lüleler saray üslubundan
ziyade yerel ve mahalli üslupta yapılmış olan eserlerdir. Osmanlı dönemine ait
olan lüleler bizlere o dönemin yaşam biçiminin anlaşılmasında toplum içerisinde
lüleye olan düşkünlüğün yorumlanmasında ve değerlendirilmesinde ışık
tutmaktadır.