Arap Şiiri gerek İslâm Öncesi Dönemden itibaren bugüne kadar kesintisiz ürün vermesi gerekse konularının zenginliğiyle Dünya Edebiyatında seçkin bir yere sahiptir. Arap Yarımadası'ndan Endülüs'e kadar uzanan geniş bir coğrafyada bir taraftan tekdüze bir çöl yaşamını ve bedevî geleneklerini diğer taraftan da modern kent yaşam ve kültürünü her yönüyle yansıtan bu edebiyatta yaşama ve sosyal değerlere ait hemen her konu işlenmiştir. Övgü övünme ağıt yergi aşk doğa ve hayvan tasviri kahramanlık cesaret vefa cömertlik yaşam ve ölüm hikmet başta olmak üzere insan yaşamındaki birçok olay ve düşünce dünyasında yer alan her türlü değer ve insanî meziyetler bu şiirlerin konusunu teşkil etmiştir.
İslâm Dünyasında VII. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan; farklı kolları ve çeşitli yorum ve düşünce tarzlarıyla günümüzde de Müslümanlar arasındaki yerini muhafaza eden Şîa ilk günlerden itibaren Arap Edebiyatı'nda - ve özellikle şiirde - yeni bir konu olarak işlenmeye başlamış ve hemen her çağda Müslüman millet ve toplulukların edebiyatlarındaki etki ve öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir.
Bu çalışma ortaya çıkışı gelişip yayılması akide yapısı fırkaları; ayrıca önde gelen mensupları ve ortaya koyduğu eserleri itibarıyla geniş ve derin bir konu olan Şîa'yı "Klasik Arap Şiiri" ile sınırlandırarak ve İslâm'ın ilk altı asrına bağlı kalarak incelemeyi amaçlamaktadır. Çok sayıda şiir arasından seçilen örnek kaside ve kıtalar konularına göre sınıflandırılmış ve mümkün olduğunca en doğru şekilde Türkçe'ye çevrilmesine özen gösterilmiştir.