Paris şehri her yıl değişik bir Soytarılar Kralı seçerdi. O gün de yeni birisini seçmişlerdi. Kiliselerin birinde yalnızca insan kafasının girebileceği bir genişlikte kırık bir cam bulunuyordu. Paris'in en çirkin adamları da burada toplanıp Soytarılar Kralı'nı seçmek için başlarını bu kırık camdan uzatıyorlardı. Bunların içinden en çirkini 1482 yılının Soytarılar Kralı olacaktı. Kalabalık onu seçmek için oldukça zorlandı. Yaşlı bir asker:
Hiç bu kadar büyük bir burun görmemiştim diye bağırıyordu. Bir çiftçi:
Ya şu ağza ne dersiniz? Ne kadar biçimsiz dudaklar...
Hele şu yelken kulaklar... Pencereye bile sığmıyor!
Kalabalık sonunda seçimini yapmıştı:
İşte kralınız bu olsun! O gördüklerimizin içinde en çirkini başkasını istemeyiz...