Çağdaş ahlâk felsefesinin temel problemleri hangi mefhumlar üzerinden açığa çıkmaktadır? Liberal düşünce tasavvurlarına karşı Alasdair MacIntyre ve Charles Taylor nasıl bir ahlâk felsefesi ortaya koyarlar? Ahlâk epistemolojik bir mesele midir yoksa ahlâkın ontolojik dayanakları mı söz konusudur? İyinin mahiyeti üzerine düşünen tefekkür geleneği çağdaş zamanlar içerisinde yeniden canlandırılabilir mi? Aristotelesçi ahlâk nazariyesi bugün için nasıl bir alternatif teşkil etmektedir? Bütün bu soruların cevaplarının titizlikle izini süren bu çalışma liberal yaşam koşulları içerisinde bile hâlâ "iyi nedir?" sorusunun peşinde olanlar için okunmaya değer felsefî bir müzakere sunmaktadır. İşte bu müzakere bağlamında ahlâkın şahsî seçim ve tercihlerin ötesinde ontolojik dayanakları olduğuna dikkat çeken Taylor ve MacIntyre söz konusu ontolojik dayanakların neler olduğu konusunda kendilerine özgü görüşler öne sürmeleri bakımından çağdaş felsefe okuyucuları nezdinde oldukça dikkat çekici bir konuma yerleşirler. Bu iki filozof bilhassa liberalizmle hesaplaşma yöntemleri ve etkilendikleri mütefekkirler bakımından birbirlerinden ayrışsalar da teleolojik düşünce geleneğini yeniden canlandırma girişimleri bakımından elinizdeki kitabın araştırma konusu hâline gelirler. Bütün bunların yanı sıra Taylor ve MacIntyre'ın bilhassa Batı dünyasında ve Batı felsefesinde temayüz eden ahlâkî müphemiyet sorunu ile yüzleşebilme ve bu sorunun üstesinden gelme yöntemleri bu çalışmanın temel araştırma meselesi olarak ortaya çıkmaktadır.