Stefan Zweig bu kez gündelik yaşamın içinde yatan gizil bilgeliği keşfe çağırıyor okurunu. Kahramanımız duyduğu taşkın merakla Paris'in nehir gibi akan kalabalığına karıştığında kentin ona nasıl sürprizlerle yanıt vereceğinden habersiz görünüyor. Sherlock Holmes bakışıyla insan portrelerini çıkarırken birden gözleyen ile gözlenenin av ile avcının öğreten ile öğrenenin yer değiştirdiği baş döndürücü bir çalkantı içinde buluyor kendini. Ya da tam tersi bu kez Viyana Prater'de durağan ve süslü yaşamından gündelik yaşamın sıradanlığına kaçan bir kahramanda özgür aşkı toplumun kaygısız doğasını hatırlayışı okuyoruz. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma ve Prater'de İlkbahar Zweig'ın en küçük ilişkilerin içine nüfuz eden en sıradanın içindeki zenginliği gören gözlem yeteneğine çarpıcı iki örnek.