Bu kitabın odağındaki konu "modern insan"ın kendisi adına düzenlediği "hümanizm-özne-estetik-sanat" bütünlüğünü kendi eliyle bozuşu zaman zaman onu farklı kılıklara sokuşu ve sonunda da bu bütünlüğü tümüyle yok edip bambaşka bir serüvene açılışıdır. Hattâ bu öyle bir serüvendir ki orada insan bir yok oluş yolculuğuna çıkmış geri dönüş yollarını kendi elleriyle tıkamış ve bundan da hiçbir rahatsızlık duymamıştır. Bu yolculuk sırasında yanına aldığı tek bir şey varsa o da kendisi hakkında yine kendisinin oluşturduğu "hümanizm-özne-estetik-sanat" bütünlüğünü en çarpıcı bir biçimde okuyabileceği bir masal kitabıdır. Onu sürekli olarak okur okuyarak yoluna devam eder bozduğu bu bütünlüğü hâlâ var-mış gibi düşünür eğlenir kendisini iyi hisseder bununla birlikte orada okuduklarıyla ilgisi olmayan bir yolda müthiş bir "arzu" ve "haz" ile ilerlemeyi de sürdürür. Sanatın Karanlığı "gelecek zaman" üzerine karamsar bir komplo teorisi olarak okunabilir pekâlâ. Fakat diğer yandan "hümanizm" "özne" "estetik" ve "sanat" kavramları kapsamında öğrenilmiş şeyleri yeniden gözden geçiren onların gözalıcı parlak görüntülerini aşıp dokuları arasına gizlenmiş karanlık noktalara ulaşmaya çalışan bir kitap olarak da okunabilir. Bu okuyucuya kalmış bir seçimdir.