Arap ve Fars tüccar ve diplomatlar yedinci yüzyılın ortalarında İpek Yolu'nu takip eden bir hat üzerinden karadan ve Baharat Yolu'nu takip eden bir hat üzerinden ise denizden olmak üzere iki kanaldan İslam'ı barışçı bir yöntem kullanarak Çin'de anlatmaya başladılar. Aradan geçen 1300 yıl içinde bugün Çin'de 23 milyon Müslüman bulunuyor. Toplam Çin nüfusunun yüzde 16'sına denk gelen bu rakam 10 farklı etnik grubun toplamıdır. Şinciang Uygur Özerk Yönetim Bölgesi olmak üzere ülke geneline yayılan Müslüman nüfus diğer dinlere mensup vatandaşlarla bir arada barış içinde bir yaşam sürüyor. Türkler İranlılar ve Araplar üzerinden Çin topraklarına gelen İslam gerek kültürel ve gerekse de ticari ilişkilerle Çin kültürüyle harmanlanmıştır. Bugün bu sentezin en çarpıcı örneklerini Çin'de yapılmış İslami yapılarda gözlemleyebiliriz. Geleneksel Çin mimarisiyle farklı kollardan gelen İslam mimari üslubu Çin'deki İslam anlayışının en özgün yanlarından bir tanesini oluşturuyor.
in Halk Cumhuriyeti içinde yaşayan Müslüman nüfusun dini hayatlarını nasıl yaşadığı konusuna da ışık tutan bu eser Türkiye'de bu açıdan son derece eksik olan literatüre birinci el bir kaynak olmuştur. Hem kitabın yazarı Yang Guiping'in Müslüman bir Çin yurttaşı olması ve hem de bu alanda son derece zengin bir görsel malzemeyle sunduğu kitaptaki orijinal görüşleri sebebiyle ülkemizde sanat tarihinden uluslararası ilişkilere kadar bir çok alanda konuyla ilgili çalışan uzmanlara ve akademisyenlere temel başvuru kaynağı olacak.
İstikrarlı bir biçimde gelişen ve yükselen bir güç olarak Çin Halk Cumhuriyeti pek çok konuda ülkemiz nüfusunun ilgisini çekiyor. Çin yalnızca ticari bir partner olarak sunduğu zengin imkanlarla değil fakat pek çok alanda yaşadığı önemli değişim ve gelişimlerle de ülkemiz akademisyenlerinin ve siyasetçilerinin odak noktasındadır. Sanat tarihi uluslararası ilişkiler mimari sosyoloji gibi farklı pek çok alandaki bilimcilerimizin ilgisini çekeceğini düşündüğümüz bu nitelikli eserimizi ilginize sunuyoruz.