ve Beethoven'ın ele alındığı "Viyana Klasikleri" başlıklı bölüm yer alıyor. Kitaba bir sonsöz yazan Erdem Çöloğlu şöyle diyor: " Müzikte Klasik üslup Aydınlanmanın temsil ettiği rasyonel düşüncenin güç kazandığı ve sonraki yüzyılın ortalarında kimlik kazanacak olan tarihçiliğin doğduğu bir döneme denk gelir ve bu değerleri yansıtır. Bir taraftan önceki üslubun özündeki kontrpuan tekniğini ve bunun yarattığı polifonik dokuları dönemin revaçta olan sadelik ilkesinin karşıtı mühendislik bir çaba olarak değersizleştirir diğer taraftan 19. yüzyıl teorisyenlerinin diyalektik olarak tanımlayacakları bir ilişkiler ortamında dönemin giderek baskınlaşan olgusu olan fonksiyonel tonaliteyi çalgı müziğinin merkezine taşır. Elbette bu amaçlara yönelik yeni teknikler geliştirir. Armonik planda sadeleşme polifonik dokuların yerini ezginin ve eşliğin aynı ses gerecinden türetildiği homofonik dokuların almasıyla gerçekleşir. Bu yolla fonksiyonel tonalitenin ve 'fonksiyonel' biçimin yönlendirdiği yeni bir hiyerarşi ortaya çıkar. Bu hiyerarşi Barok üslupta gördüklerimizden çok daha geniş tonal bölgelerin tasarlanmasına imkan tanır. Yeni akort düzeninin getirdiği uzak tonalitelere modülasyon imkanı yapıt sürelerinin uzamasını sağlar ve yapıda geniş planlar arasında karşıtlık ve benzerlik ilişkilerinin kurulmasına olanak tanır. Böylece bu hiyerarşi ile diyalektik ilişkinin etkileşiminin bir sonucu olarak dönemin önde gelen senfoni konçerto sonat gibi türlerinin ortak biçim kaynağı olan sonat biçimi doğar ve gelişir.
Kıvılcım Yıldız bu süreci detaylıca tanımlıyor ve sonat biçimi tema tonalite gibi müziğin teknik terimlerinden soyut/soğuk birer terim olarak bahsetmekten kaçınarak bunları müzik tarihinin organik bir parçası olarak tarihsel ve sosyal bir çerçeveye yerleştirerek ve yukarıda değindiğimiz tarihsel sürekliliği vurgulayarak ele alıyor. Ayrıca müzikal tasarımın ve teknik tercihlerin kökeninde arz-talep dinamiklerindeki değişimin yattığını gösteriyor."