Yetmedi mi buğdaylarımı yakıp kavurduğun? Başakların boynunun eğriliği doluluğundan değil utancından. Sebebi sensin. Ama sende hiç utanma yok. Sözde hayatsın sözde büyüksün Güneşsin acımasız. Gökyüzünde kül çöreği gibi duruyorsun ama hiçbir fakirin sofrasına lokma olmuyorsun. Böyle mi büyüklüğün senin olmaz böyle büyüklük başağımı yakıp kavurmuşsun zaten beni de yakıp kavurduktan sonra büyüklüğün beş para.
Söylene söylene orağını çalıp elliklerini şaklatarak yarı çalık buğday saplarından birkaç deste daha yaptı. Güneşe söz geçirmek ne mümkün? Yetmezmiş gibi sinekler de tebelleş olunca tarla kenarında yarı çotur yarı dikenli yabani armut ağacının gölgesine attı kendini. Toprak testiden henüz ılımamış suyu dikti kafasına. Az da olsa serinletti içini. Sağ elini yanağına koyup uzandı gölgeye ve derin bir oh çekti yerinden.
Güneşte gölgesi büyüyen değildir insan. Güneşle bütün olan ay ve yıldız gibi şavkıyandır. Gerisine iz bırakan söz bırakandır. Muhsin Salman
Cumhuriyet'in Eğitim Çınarları...
Onlar genç Cumhuriyet'in kuruluş tarihine tanıklık ettiler.
Yolu suyu elektriği olmayan köylerde çalıştılar; at eşek sırtında yolculuk yaptılar
Okullarda sıralar üzerinde yattılar ama hiçbir zaman şikâyet etmediler.
Öğrencilerine vatan millet mukaddes değerler doğa insan Atatürk sevgisini aşıladılar.
Geleceği umutla ördüler ve geleceğe daima umutla baktılar...
Alp Kargı