"Ben kızımı terk etmiyorum." Fidan'ın sesi öyle yumuşak öyle huşu içindeydi ki Sina kalbinin boğazında attığını hissediyordu artık. "Aksine onun yaşaması için sana emanet ediyorum. Beni bulduklarında bebeğimi öğrenirlerse; onu da yaşatmazlar. Bir anne evladı için kendisini feda eder öyle değil mi? Ben onun yaşamasını istiyorum. Tıpkı adı gibi özgür olarak. Asla peşimizi bırakmayacaklar ve asla benim kızım özgür olamayacak. Ama bir şansı var ve ben ona o şansı vereceğim."
Fidan Sina'ya bakarken yalnızca gülümsedi. Bakışları yine kızına eğildi. Yumuşak bir gülümseme yüzüne yayıldı. Kızının alnındaki saçları geri itti yumuşak dokunuşlarla; parmağının tersiyle yanağını okşadı.
"O adamın neden senin peşine düştüğünü anlıyorum ben. Sen senin farkında değilsin abla. Sen sevdiğin için hem ondan hem kendinden vazgeçtin. Herkes sevmenin sahiplenmek olduğunu sanıyor. Oysa sevmek vazgeçmektir. Sevdiğin için vazgeçmektir. Ona bir şans vermek için vazgeçmektir. Sen kalbin parçalana parçalana vazgeçtin ondan. Bir şansı olsun diye. Ben de kızımın bir şansı olsun diye vazgeçeceğim ondan."
Gittiğin yerden geldim yanına
Kuş misali ömrümün baharına
Bir fidan azat ettim özgür ruhuma...