Kimlik en az kültür kadar karmaşık ve üzerinde uzlaşılması zor bir kavramdır. Bireylerin kendi kimliklerini seçebilecekleri ve şekillendirebilecekleri fikri postmodernite etkisi ile büyük bir ivme kazanmış durumdadır. Kimlik olgusuna kültürü merkeze alarak bakmak ise kimliğin kolektif bir kültür etrafında kurgulandığı iddiasını yeniden hatırlatma gerekliliğinin bir sonucudur. Bu kitaptaki metinler milli etnik ve diğer aktarılan kültür unsurlarını bireyin kimliğini tanımlayan temel kuvvetler olarak ele almaktadır. Yine de kitaptaki metinler kişinin geçmişten gelen ve kendisine aktarılan kültürel birikimi reddedemeyeceği iddiasında bulunmuyor fakat bu reddedişin sancısının ağır olduğuna çünkü kültürel birikimin gücü oranında kişinin reddediş sürecindeki sancısının fazlalığına dikkat çekiyor. Bu açıdan metinler hem kimliğin milli ve etnik kültür ile inşa edilmesine odaklanarak kişinin bunlara bağlı kültürel unsurları reddetmeye çalıştığında yaşadığı kaygıyı ve güçlüğü anlatmak için güçlü bir çerçeve sunuyor hem de nesillerce biriken ve aktarılan kültürel unsurların tamamıyla sabit olmadığına ve değişebileceğine dikkat çekiyor.