"Bize öyle geliyor ki Platon'un siyasi düşüncesinin olağanüstü modernliğini hattâ denebilir ki güncelliğini vurgulamaya gerek yok. Kuşkusuz herkesin herkesi tanıdığı çevresinde bir gün içinde yürüyerek dolaşılabilen bir Eskiçağ πόλις (polis)'ine modern bir Devlet kadar az benzeyecek bir şey yoktur. Tıpkı bir Eskiçağ kadırgasını süper bir zırhlı gemiyle karşılaştırmak gibi olur bu. Yine de Platon'un bize Atina demokrasisinin anarşi ve demagoji yoluyla diktatörlüğe ve despotizme kayarak çöküşünü betimlediği hem tutkulu hem ağırbaşlı hem derin hem iğneli sayfaları okurken modern okur şunu söylemekten kendini alamaz: de nobis fabula narratur... (Hikâye bizi anlatıyor...)"
"Ben kendi adıma Descartes'ın buyruğunun iletisinin hiç bugünkü kadar güncel olmadığına inanıyorum. Bugün yani insan düşüncesinin kendi değerini ve saygınlığını yadsıyarak salt toplumsal görünümü ya da dahası salt yaşam işlevini öne çıkardığı bir dönemde; yeniden belirsiz hale gelmiş dünyada insanın ne pahasına olursa olsun yeni bir kesinlik aradığı bunu da kendi özgürlüğüyle ve kendi aklının özgürlüğüyle ödediği bir dönemde; yeniden doğan bir mitos ve acımasız yetkeler döneminde Descartes'ın apaçık bir şekilde doğru olduğunu gördüklerimizden başka hiçbir şeyi doğru kabul etmemeyi buyuran buyruğuna her zamankinden daha fazla uymamız ve onun aklın ve hakikatin üstün değerini ilân ederek akıldan ve hakikatten başka bir yetkeye boyun eğmemizi yasaklayan iletisine bağlı kalmamız gerek."
Felsefenin akış yönünü değiştirmiş iki büyük filozofun Platon ile Descartes'ın ortaya koydukları yapıtların harcını karan düşünceleri yukarıdaki satırların sahibi bir başka büyük düşünürden Alexandre Koyré'den eleştirel bir gözle okumak biz felsefe okuyucuları adına kaçırılmayacak bir fırsat! Hele bir de bizden bir felsefecinin Kurtuluş Dinçer'in berrak Türkçesiyle okuma şansını yakalamışken...