"Birilerinin bizi mecbur bıraktığı bize tahsis edilmiş gibi duran 'ucuz düşler imalâthanesi'nde ömür tüketeceğime ben kendi 'kişisel kuyu'mun derinlerine dalıyorum. Siz de dalın kuyularınıza. Boğulmayacağınızı göreceksiniz. En dipte derinde her birimizin kuyularını bir diğerine bağlayan ortak ırmağımızın suyu var..."
Bu sözler "Sessiz Ayakkabılar"ın sahibine Gülümser'e ait. Belki de size! Çünkü çoğu kez hayat gibidir edebiyat. Özellikle de yazmak yaratmak. Sonu kestirilemeyecek bir serüvene dönüşür. Hatta kimi zaman hayat edebiyata kıyasla daha kestirilebilirdir. Yaşam arzulamadığımız hâlde istemesek de bizi belli kalıpların içine hapseder ancak hiç değilse edebiyat kalıplarla sınırları ihlal eder. Zira "uydurduğumuz" hikâyeler yaşamımıza belli belirsiz sızar yayılır. Hikâyelerinizi değiştirin. Çünkü hikâyenin değişimi hayatın değişimi demektir.
Metin Turan'ın bu kitabındaki öyküleri de böyle: Değişim için umut veriyorlar. Yalnız ama hayalperest kahramanları kabuğunu bir gün mutlaka kırıyor. Naif oldukları kadar güçlü de olan karakterleri görünürde devasa bir kudrete sahip toplumsal her türden sıkıştırmaya kendilerince ayak diriyorlar. Çaresiz mağdurlara dönüşmeden sokulmak istendikleri ruh hâlini bir biçimde parçalıyorlar. Metin Turan okurlarını bir kez daha nitelikli öykülerle buluşturuyor.