Bir felaket sonrası kasabada hayat yeterince tuhafken binlerce leyleğin tuhaf ölümüyle başlayıp karların rengini bile değiştiren alglerle devam eden gariplikler kasabada başlayan sorunun anca küçük bir baslangıcı sayılabilirdi.
Sağ gözünde küçük bir kara leke bulunan Dedektif Şukalski bir yandan gözünün formunu heykelleştirirken samuray arıları da yaşadığı apartmanı istila etmişti. Dünyanın en başarılı heykeltraşı olacakken bir anda polislik mesleğine başlayan Şukalski'nin 50 yıllık kariyeri sonunda cinayetler bu sefer kendi yaşadığı apartmana kadar gelmişti.
Kayıp bir kulakla başlayan gariplikler apartman sakinlerinin bir bir ölmesi ve ardından bir güzellik kraliçesinin yanarak ölmesiyle devam etmişti.
Ardından kasabada yaşayan basın mensupları doktorlar işçiler ve askerlerin öldürülmesini izleyen seri cinayetler dedektif Şukalski'i tuhaf bir sarmalın ortasında bırakacaktı.
Yüzünün yarısı alınan bir askerden tamamen yanan cesetlere...toplu bebek ölümlerinden yüzlerce başsız bulunan çocuk cesedi ritüellerine uzanan Yiğit Kahraman yine toplumsal olaylara değinirken bu sefer Polonya'da geçen polisiye romanında Japon ve Polonya kültürünün etkisini hissettirirken okuyucuyu yine ters köşeye yatırıyor.