Kur'ân'ın hakiki bilgi diye tanımladığı bilimden çok marifettir. Burada hem tasavvur hem fiil hem teori hem pratik içiçedir. İlim veya bilim burada ahlak ve erdemden ayrılmaz. Her şeye rağmen Kur'ân'da bilginin kötüye kullanılmasından da söz edilmiş ve bunun iki misali de verilmiştir.
Bu hayatta bir kurtuluş yolu var mıdır? Bunun aşamaları nelerdir? Bu aşamaların şekli bir merdiven mi yoksa bir Ziggurat gibi midir? İnsan için Nirvana diye bir şeyden söz edilebilir mi veya ona ulaşmaktan bahsetmek ne kadar doğru ve tutarlıdır?
İnsan şartlar ne olursa olsun kendisini ve çevresini istikbaldeki tehlikelerden korumak için bir emek vermek zorunda mıdır? Kıyamet yakın değil midir? Bu şartlarda yeniden çabalamalara girmek mi yoksa sadece başının çaresine bakmak ve kendini kurtarmaya çalışmak mı daha doğrudur?
İnsan ne ile insandır? Bunun belli başlı hususiyetleri nelerdir?
İnsanı insan yapan büyük becerileri ve başarıları mıdır yoksa başka özellikleri ve eylemleri midir? İnsanı insan yapan iç eğilimleri ve iç eylemleridir. Yani kalbi ve duygularıdır. Düşünce ve iman insanı insan yapar. Amaç ve hedefleri tutum ve davranışları eylem ve amelleri yüce emellere yönelmeden insanın adam olması beklenemez.
İnsan öncelikle hangi vasfıyla insan sayılır? Aklı düşüncesi inancı yetenek ve beceriyle veya dünya görüşü ile değil ahlakı ve vicdanıyla insandır. Bu açıdan ırk renk ulus bölge sanat iş ve makam önemli değerler ve vetireler değildir. Hakikatlerin hakikati insanın özlü hakikatidir.
Saray abide ilim felsefe din ve âhiret bu duyarlı bilinçli ahlaklı erdemli insan içindir.
Bilinçli tutkunluk/düşkünlük (aşk) da adam olmuş insana mahsustur. Hakikat adalet ve özgürlük (ne başkası tarafından verilebilir ne de gayrisinden zorla alınabilir) mutlak manada insan içindir ve ancak ahlak bilinçli sanat ve makul siyaset ile ayakta kalabilir.
Her cemiyette ilmi iktisadi ve askeri bakımdan sınıflar ve mertebeler oluşur. Ama bunlar yüksek değil alçak merdivenlerdir ve insanı adam etmez. İnsan için çok önemli olan ahlaki mertebeler erdeme dayalı derecelerdir. Bunlar olmaksızın Yüceler Âlemine ağmak mümkün değildir.