Avrupa'da yaşayan Türkler uzun yıllar önemli olayların önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı bazen izleyicisi oldular Avrupa'da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını düşündüklerini hissettiklerini yazmaya paylaşmaya ne vakit ne dil bulabildiler. Avrupa'nın üçüncü kuşak Türkleri hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Bir Bardak Su böyle bir dil anlam ve vakit arayışının ürünü.
Coğrafyalar değişir. Yaşantılar alışkanlıklar acılar sevinçler değişir. Zaman değişir geçmişle gelecek arasındaki köprü insandır. Hatırlayış ve unutuş yüzyıllar geçse de bâkidir. Bir Bardak Su içeriden bir göz olarak insanın hikâyesini farklı perspektiflerden farklı coğrafyalardan geçerek okuruna hatırlatıyor. Bu hikâyeler; susayanların kayıpların geride kalanların resimlerin pazarların uzaklarda kalanlarla bekleyenlerin hikâyeleri