Saat: 03.01
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de Richter Ölçeğine göre 74 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş çürümeye yüz tutmuş ve aşksız görüyor-
du. Sevgi ve aşk iki sevgilinin gözlerinin içindeydi. Her bir harfini
gümüş kelimesini altın cümlelerini alyans yapraklarını inci ve
kitabın bütününü bir kâinat olarak nitelendiriyordu. Kâinat onların
aşkıyla yaşıyordu. Onlar bilgi demekti nefes demekti sabır demekti
yumruk ve hatta nükleer güçlü bir bomba demekti... Onlar için
Dünya'ya; güneş ısısını ay ışığını ve yıldızlar parlaklığını veriyordu...
Umut insanların ''AŞKLARI BİTERSE'' hayatta biter diye düşündü.
Ardından ufku uzun uzun seyretti... Belki de yeni bir aşk arıyordu!
***
Bu roman depremdeki gerçek olayları sonrasında kurulan çadır
kenti ve iki seven insanın aşk serüvenini anlatıyor. Psikologların
uzmanların ve yazarların aşk konusundaki görüşlerine de yer verilen
romanda; "Aydın bir ülke ve aydın bir insan" profili çiziliyor.